Öğrenci Gelişiminde Yapay Zeka Yerine YATAY ZEKA!
Yapay zeka, son yüzyılda global bir doğruluk ve gerçekliğin doğasına ilişkin varsayımları araştırılabilecek nitelikteki soruları ortaya koyan ve bunların nasıl yapılacağına ilişkin bir felsefi ya da çerçeve (paradigma) değişimine öncülük edebilecek önemli bir inovasyon olarak ortaya çıktı. Ancak, şu anki durum itibariyle, bu potansiyel vaat eden teknoloji, bir çocuğun rengarenk oyuncaklarıyla oynayan bir dahi gibi sınırlı bir evrede bulunuyor. Bu parlak yetenekli çocuğun gelişimi ise büyük ölçüde bizlere bağlı.
Yapay zekanın ergenlikten erişkinliğe geçişinde karşılaşacağı bir dizi sorun göz önüne alındığında, çocuğun geleceğini bugünden planlamamak büyük sıkıntılara yol açabilir. Yapay zekanın enformasyonla beslendiği sinir uçları, internetin karmaşık ağlarına bağlıyken, sorumlu bir yapay zeka geliştirmek, ebeveynler olarak karşılaşabileceğimiz varoluşsal bir krize neden olabilir mi? Yoksa bu teknoloji, insan zihninin yerine geçemeyecek bir yazılım olma noktasından sonra yatay bir gelişim sürecine mi evrilecek?
Bu belirsizliklerle birlikte, yapay zeka konusundaki sorumluluklarımızı ve yönlendirmelerimizi bugünden planlamak önemlidir. Yapay zekayı insan deneyimine entegre etme ve onu insanlık için en iyi şekilde kullanma konusunda bilinçli kararlar almamız gerekiyor. Bu, gelecekteki yapay zeka toplumunun etik, sosyal ve kültürel normlara uygun bir şekilde evrilmesini sağlamak adına kritik bir adımdır.
Süreç belirsizliklerle dolu iken çocuklarımız ister istemez bunun bir parçası olmak durumundalar. Birçok teknolojik anlamada yeniliğin içine doğan çocuklar için yapay zekanın gelişiminin yatay olarak mı olarak mı yoksa dikey olarak mı gelişeceği bilinmezliğini korurken, onları ne bu yeniliklerden uzak tutma ne de içine atma lüksüne sahip değiliz. Yani çocuklarımız yapay zekanın iyi yönlerini öğrenirken asıl olan kendi zekalarını nasıl etkin ve etkili kullanabileceklerini onlara öğretmek, temel yaşam becerilerinin hayatın gerçeği olduğunu onlara aktarabilmek ve en önemli zekanın kendi bireysel deneyim ve öğrenme süreçleri olduğunu belirtmemiz biz öğretmenlerin en önemli görevidir.